29 Haziran 2012 Cuma

Hayatın bize çizdiği yol, özgürlük ve güzelliklerle dolu olabilir, ama biz bu yolu yitirdik. Hırs insanların ruhunu zehirledi, dünyayı bir nefret çemberine aldı. Hepimizi kaz adımlarıyla sefaletin ve savaşların içine sürükledi. Hızımızı art...ırdık, ama bunun tutsağı olduk. Bolluk getiren makineleşme bizi yoksul kıldı. Edindiğimiz bilgiler bizi çıkarcı yaptı, zekamızı da katı ve acımasız. Çok düşünüyoruz, ama az hissediyoruz. Makineleşmeden çok insanlığa, zekadan çok iyilik ve anlayışa gereksinmemiz var. İnsancıl değerlerimizi koruyamazsak hayat korkunç olur, hep yitiririz.

Charlie Chaplin
Cehalet bizi boğuyor artık... 
Eskiden zalimin zulmü vardı, şimdi cahilin zulmü! 
Yalnız cehalet değil, cehalet ve kötü niyet karması, 
bu ülkedeki her vicdanlı, iyi niyetli, kaliteli insanı boğuyor artık. 
Bir yanda körkütük cahil kötü niyet, bir yanda hoyratlık, sevgisizlik, düşmanlık ortamı... 
Bir şey oldu bu insanlara, kimse kimseyi sevmez oldu. 
Sinsi, bir tür nefret başını çıkardı bütün duyguların arasından. 
Alaycılık bütün üslupların arasında belirginleşmeye başladı. 
Sadece ezberletilen şarkıları söyleyebilenler ortalıkta. 
Sevmeden aşık olanlar, kavga etmeden yenenler, 
cin olmadan adam çarpanlar yeni kurallar koydular sanki 
ve kaptırdı insanlar kendini bu düzene..

Meral OKAY

Platon / Devlet

Demokrasinin esas prensibi, halkın egemenliğidir. Ama milletin kendini yönetecekleri iyi seçebilmesi için, yetişkin ve iyi eğitim görmüş olması şarttır. Eğer bu sağlanamazsa demokrasi, otokrasiye geçebilir. Halk övülmeyi sever. Onun için, güzel sözlü demagoglar, kötü de olsalar, başa geçebilirler. Oy toplamasını bilen herkesin, devleti idare edebileceği zannedilir.

Demokrasi, bir eğitim işidir. Eğitimsiz kitlelerle demokrasiye geçilirse oligarşi olur. Devam edilirse demagoglar türer. Demagoglardan da diktatörler çıkar.

Platon / Devlet

26 Haziran 2012 Salı

Erich Fromm / Sevme Sanatı


Sevme Sanatı


Sevdiğinle yaşamak güzel; ama yaşam zordur.
Uğraş ister birliktelik ve çiçek gibidir sevgi...
Bilin ki, sevginin can suyudur ilgi.
Kavga olacak doğal ki.
Sözcükler yüreğini delmezse, hoştur dövüş sonrası barış...
Kişilikte olursa yarış, kim kimi sindirirse kazanır sanmayın.
Böylesi yarışta kaybeden, kaybeder. Kazanan da kaybeder.
Yaşamı paylaşmak, sevgiyi paylaşmaktır. Anlaşmaktır.
Vermeden alınamaz tek şeydir mutluluk.
Önce ver; sonra al...
Aldığını vermek, ödeşme; verdiğini almak, haktır.
Sevgi sıcak yataktır.
Sıcak uyumak, yatağında dokunmaktır sevdiğine.
İnanın; çok zordur dokunmak, istemediğin bir tene!


Erich Fromm 

21 Haziran 2012 Perşembe

Pablo Neruda / Ağır Ölüm

Ağır Ölüm


Ağır ağır ölür alışkanlığının kölesi olanlar,
her gün aynı yoldan yürüyenler,
yürüyüş biçimini hiç değiştirmeyenler,
giysilerinin rengini değiştirmeye yeltenmeyenler,
tanımadıklarıyla konuşmayanlar. 

Ağır ağır ölür tutkudan ve duygulanımdan kaçanlar,

beyaz üzerinde siyahı tercih edenler,
gözleri ışıldatan ve esnemeyi gülümseyişe çeviren 
ve yanlışlıklarla duygulanımların karşısında onarılmış yüreği küt küt attıran 
bir demet duygu yerine “i” harflerinin üzerine nokta koymayı yeğleyenler..

Ağır ağır ölür işlerinde ve sevdalarında mutsuz olup da bu durumu tersine çevirmeyenler,

bir düşü gerçekleştirmek adına kesinlik yerine belirsizliğe kalkışmayanlar,
hayatlarında bir kez bile mantıklı bir öğüde aldırış etmeyenler.

Ağır ağır ölür 

yolculuğa çıkmayanlar,
okumayanlar, 
zik dinlemeyenler, 
gönlünde incelik barındırmayanlar.

Ağır ağır ölür özsaygılarını ağır ağır yok edenler,

kendilerine yardım edilmesine izin vermeyenler,
ne kadar şanssız oldukları ve sürekli yağan yağmur hakkında bütün hayatlarınca yakınanlar,
daha bir işe koyulmadan o işten el çekenler,
bilmedikleri şeyler hakkında soru sormayanlar,
bildikleri şeyler hakkındaki soruları yanıtlamayanlar.

Deneyelim ve kaçınalım 

küçük dozdaki ölümlerden,
anımsayalım her zaman;
yaşıyor olmak 
yalnızca nefes alıp vermekten 
çok daha büyük bir çabayı gerektirir.

Yalnızca ateşli bir sabır ulaştırır 

bizi muhteşem bir mutluluğun kapısına.

Pablo Neruda 

Çeviren: İsmail Aksoy 



13 Haziran 2012 Çarşamba

Kılıflı Adam / Çehov

İnsanların nasıl yalan söylediklerini görür, işitirsin!...
Bu yalanları yuttuğun için de sana budala derler... 
Hakarete, horlanmaya tahammül etmek, namuslu, hür insanlardan yana olduğunu açıkça söyleyememek, gülümsemek, yalan söylemek zorunda kalmak; bütün bunları da bir lokma ekmek, sıcak bir köşe, küçücük bir memurluk hatırı için yapmak... 
Hayır, hayır, artık böyle bir hayat, daha fazla yaşanamaz!

Kılıflı Adam / Çehov